Fındık : nf La ceviz ceviz ağacının meyvesidir, sert çekirdekli meyve yeşil bir kabuktan oluşan bir endokarp vade sonunda odunlaşmış
kabuk ve yenilebilir bir badem oluşturur.
Aptal, aptal. Ne fıstık!
Yaşlı deli: yaşlı pislik.
Umurumda değil: kendin doldur.
(Hindistan cevizi) somunlu: kalitesiz, değersiz.
Somuna aletler: kötü aletler.
Satış konuşması, çılgın bahaneler: gülünç, aptal, değersiz.
Çılgın bir film: aptal, aptal.
Çılgın fikirler: saçma fikirler.
Ne delisin: ne aptalsın.
Fıstık gibi görünün: gülünç görünün.
Fındık kırmak: canını sıkmak, canını sıkmak. Fındıklarımı kırıyorsun.
Fıstıkları yenmek: dalga geçmek.
fındıklarımı incittin : canımı sıkıyorsun.
Somunları sıkın: kalçaları sıkın, korkun.
Bravo yapan fındıklara sahip olun; korkudan titremek.
Ceviz sıkarken ayrılmak: Utanarak ayrılmak.
Ceviz kabuğu: küçük kapasiteli içme bardağı.
Cevizli olmak: çok mücevher sahibi olmak (hırsız argosu).
Deli olmak: şanslı olmak, mutlu olmak.
Güzel bir çift fındık: güzel bir çift kalça.
Güzel fındık: testisler.