Bağırsak : nf Bağırsak vardır cesaret (ve bazı mide) arasında geviş getirenler hazırlanmış olmak tüketilen.
bağırsaklar. Almak, cesaretle ele geçirmek: şiddetle hareket etmek (üzülmek, kavramak).
Cesaretiyle, en derininde olanla oynayan oyuncu; rolü için her şeyi verin.
Canımı acıtırdı (beni) : Bundan oldukça şüpheliyim.
Cesaretiniz olsun: cesaretiniz olsun, bir durumu görmezden gelin, tavsiyeler,
önceden kaybolsa bile ilerlemek için uyarılar veya tehlikeler.
Cesaretten yoksundur: cesaret.
İçinizde hissedin: derinlerde.
Bağırsaklarını çıkarmak: gücünün sınırına kadar gitmek.
İçinizi boşaltın: midenizde olan her şeyi verin.
Cumhuriyetçi cesarete sahip olmak: milliyetçi olmak.
Bağırsaklarının döndüğünü hissetmek: Kalbinde, karnında ağrı olması.
Bin milyon cesaret! : ünlem.
Bir işkembe adı! : ünlem.
İşkembe: kötü yapılmış veya çok dolu boğaz; deforme olmuş meme uçları, bir lastik parçası gibi elastik (işkembecilerin şapka dediği işkembe parçasına gönderme: göbektir).
Havada cesarete sahip olmak: bağırsakları delinmiş olmak.
İşkembe ve bağırsak yap / kus: kusmuk.
(birinin) karnını doyurmak soleil / havada: bağırsaklarını sökmek için.
Amerikalı yazar Charles Bukowski'den (1920-1994) alıntı: Hollywood : “Sır fiziksel durumdaydı. Yetenek ve cesaret gerekliydi, ancak form olmadan işe yaramazlardı ”.
Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez'den (1917-2014) alıntı: “Önceden çalışmalara bıraktığım makaleye devam etmek için oturdum. Tek seferde iki saatten az bir sürede bitirdim ve kimse gözyaşlarımı fark etmeden bağırsaklarımdan çıkarmak için ilham perilerinin boyunlarını sıkmak zorunda kaldım. İçinde Benim üzgün fahişelerimin hatırası (2004).
Şilili yazar Luis Sepúlveda'dan (1949-2020) alıntı: “Yaşlı adam tetiği çekme dürtüsünü bastırdı. Çifte akıntının kocaman göbeği delip, sırtın bir kısmını yırtıp bağırsakları dışarı fışkırttığını hayal etti. " içinde Aşk romanları okuyan yaşlı adam (1988).