Kase : olumsuzluk. F. Askerler, kampçılar tarafından kullanılan, kapaklı, ayrı metal kap.
şantiye çalışanları.
Kaseden yemek: Basitçe yemek.
Otomobil (kutu, araba, sandık).
Bir kaseye tutunmak: Yemeksiz kalmak.
(To) bir kaseyi kaldırmak / almak (düşmek): düşmek, düşmek, başarısızlığa uğramak.
Bir kase koy: pes et, pes et.
Tam gaz: tam hızda.
Bir kase alın: Susayın ve tezgahın önünde yemek yemeyin.
Güzel kaseler: göğüsler, göğüs.
Kalçanıza tas asmak: Kötü bir şöhrete sahip olmak.
Bir kaseyi batırın: darbelerle yere vurun.
Başkalarının kaselerinden yemek yemek: aldatmak, birini boynuzlamak.
Kaseyi yuvarlamak: ağzından öpmek (kürek, paten).
Bir kase (içeriye) bağlayın: sıkışıp kaldığınız bir kadını onu uyarmadan bırakın. Sekiz gününü doldurmadan önlüğünden vazgeç.
Bir kase takın: kaçın.
Bir kaseyi batırın: sevişin
Gör Galtoz.